Çernobil nükleer felaketi 36. yılında Rusya-Ukrayna savaşıyla yeniden hatırlandı

Dünyanın en büyük nükleer faciasının yaşandığı Çernobil Nükleer Santrali, meydana gelen kazanın 36. yılında Ukrayna’daki savaş esnasında bir süreliğine Rus ordusunun kontrolüne girerek tekrar gündeme geldi.

Çernobil nükleer felaketi 36. yılında Rusya-Ukrayna savaşıyla yeniden hatırlandı

Ukrayna’nın başkenti Kiev’e 110 kilometre uzaklıktaki santralde 26 Nisan 1986’da gerçekleşen kaza hafızalardaki yerini korurken, kazanın sonuçları ise uluslararası gündemde tartışılmaya devam ediyor.

Çernobil Nükleer Santrali, Sovyet biliminin en büyük başarılarından biri olarak nitelendiriliyordu.

O tarihteki patlama, 1 saat 24 dakika süren bir güvenlik testinin kontrolden çıkması üzerine 4. reaktörde meydana geldi. Patlamada 2 bin tonluk çatı havaya uçtu ve 8 tonluk radyoaktif yakıt atmosfere karıştı. Reaktörü söndüren itfaiyecilerden 31’i yüksek radyasyona maruz kalarak olay yerinde hayatını kaybetti.

Çernobil'deki patlamanın etkileri 36. yılında devam ediyor

Yıkılan reaktör, öldürücü radyasyon yaymaya devam ederken, Sovyet yetkilileri, olayı gizlemek için ellerinden gelen her şeyi yaptı.

Çernobil Nükleer Santrali'nde çalışan işçilerle ailelerinin yaşadığı Pripyat şehrinin tahliyesi için gizli hazırlık yapılmış, tahliyeye ancak ertesi gün öğleden sonra başlanabilmişti. Üç saat içinde Pripyat hayalet şehre dönmüş, sonraki günler helikopterlerle patlayan reaktörün üstüne binlerce ton kimyasal malzeme atılmıştı.

Patlamadan çıkan zehirli bulut, başta Ukrayna ve Belarus olmak üzere Rusya ve Avrupa’nın bir kısmını etkiledi. Zehirli bulutlar, on gün sonra da ABD, Kanada ve hatta Japonya’ya bile ulaştı.

600 bin kişi yüksek dozda radyasyona maruz kaldı

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, felaketin gerçekleştiği 30 kilometrelik bölgede yaşayan, çalışan, güvenlik hizmetleri yapan, tasfiye ve temizleme işlemlerine katılan 600 bin kişi yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.

Ukrayna, Belarus ve Rusya’da yaklaşık 5 milyon kişi radyasyon riski olan bölgelerde yaşamaya devam ediyor.

Felaket sonrasında bölgedeki ülkelerde tiroit kanseri, lösemi, diğer kanser türleri, katarakt ve bebeklerde doğuştan patolojik rahatsızlık oranlarında artışlar yaşandı. Psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra sosyal ilişkilerde dışlanmalar nedeniyle sıkıntılar ortaya çıktı. Yüksek düzeyde radyasyon alan 120 bin kişi kanserden ölme riskiyle karşı karşıya kaldı.

Felaketin sonucu, Türkiye’de de tartışma konusu olmuş, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral çayda radyasyon olduğu iddialarını yalanlamak için kameralar önünde çay içerek poz vermişti.

Felaketin izlerini silme çalışmaları devam ediyor

Çernobil’deki patlamanın üzerinden onlarca yıl geçmesine karşın felaketin izlerini silme çalışmaları hala sürüyor.

Santraldaki patlamanın meydana geldiği ve radyasyon yayma riski devam eden 4. reaktör binasının üzeri özel çelik çadırla tamamen kapatıldı.

Üzeri betonla kapatılan reaktördeki riski sıfıra indirmek için kemer şeklinde özel bir çelik çadır inşa edildi. Çadır, 2016 kasım ayında reaktör blokunun üzerine doğru kaydırıldı ve reaktör tamamen izole edildi. Çalışmalar, Avrupa Birliği'ne üye ülkeler ile Türkiye’nin de dahil olduğu 44 ülkenin desteğiyle finanse edildi.

Çernobil Nükleer Santrali yetkililerine göre, binalarda radyoaktif yakıtlar temizlendi ve risk etkisi on bin kat daha azaltıldı. Kazadan sonra santraldeki durum stabil hale getirildi, tesislerin izolasyonu, tasfiyesi ve rehabilitesi için çalışmalar ise devam ediyor. Çalışmaların ancak uluslararası katılımla sonuçlandırılabileceğine dikkat çekilirken, insanların Çernobil çevresindeki bölgenin sadece yüzde 60’ına ancak 60 yıl sonra dönebileceği belirtiliyor. İzolasyon, tasfiye ve rehabilitasyon çalışması tamamlansa bile bölgenin yüzde 40’ında yerleşim mümkün olmayacak.

Ukrayna Parlamentosu'nun aldığı karara göre, Çernobil Nükleer Santrali, 2065 yılına kadar tamamen ortadan kaldırılacak. Programa göre, 2010-2013 yıllarındaki ilk etapta nükleer yakıt, santrallerden depolara taşındı.

2013 yılında başlayan ikinci etap bu yıl sona erecek. Bu süreçte reaktörler muhafaza altına alındı ve kazanın meydana geldiği reaktör izole edildi.

2022-2045 yıllarındaki üçüncü etapta uzmanlar, izolasyon sonrası radyasyonun azalmasını gözlemleyecek. 2045-2065 yıllarındaki son etapta ise santralin sökülme ve temizlik işlemi gerçekleştirilecek.

Sovyet yönetiminin sorumsuzluğu eleştiriliyor

Hiroşima’da atılan atom bombasından daha tehlikeli olarak nitelendirilen kazanın ardından Sovyetler Birliği yönetiminin gösterdiği sorumsuzluk, eleştiri konusu olmaya devam ediyor.

Sovyetler Birliği yönetimi, ilk etapta küresel bir felakete yol açan kaza hakkında kendi halkına dahi bilgi vermemişti.

Batılı ülkeler, İsveç’teki bir nükleer santralde çalışan uzmanların, Sovyetler Birliği topraklarından nükleer bulutun geldiğini belirlemesiyle kazanın farkına varmış ve Sovyet yönetimine bilgi vermesi için baskı yapmıştı.

Acil toplantı yapan Sovyet yönetimi, önce kendisine ideolojik olarak yakın devletleri bilgilendirmeyi, Batılı ülkelere ise sadece yerel bir kazanın meydana geldiğini söylemeyi kararlaştırmıştı. Dünya basını felaketi duyurmuş, Sovyet basını ise adeta yok saymıştı.

Sovyetler Birliği genelinde olduğu gibi Kiev'de de halk, 1 Mayıs 1986’da her şeyden habersiz İşçi Bayramı'nı kutlamak için sokaklara dökülmüştü. Sağlık görevlileri, iki hafta boyunca kazayla ilgili kimseye bilgi vermemişti. Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, ancak iki hafta sonra halka pencerelerini kapatması ve ayaklarını silmeden eve girmemeleri konusunda tavsiyede bulunmuştu. Bu yetersiz açıklama halk arasında daha da çok panik yaşanmasına neden olmuştu.

SSCB Sağlık Bakanlığı, 27 Haziran 1986’da “Çernobil Kazası'nın ardından tasfiye işlerinin gizlilik içinde yapılmasına” yönelik bir karar çıkararak kaza sonucu hastalananların tedavisi ve radyasyona maruz kalanlarla ilgili bilgilerin gizlenmesini istemişti. Milyonlarca kişi radyasyondan etkilenerek hasta olmuştu. Sovyetler Birliği, bu gizlilik ve gerçekleri örtme politikasıyla gelecek nesilleri bile etkileyecek bir sağlık trajedisine imza atmıştı.

Rus ordusunun Çernobil üzerinden Ukrayna’ya girmesi endişe yarattı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 24 Şubat’ta Ukrayna’ya başlattığı savaşta Rus ordusunun ilk eylemlerinden birisi Belarus sınırından geçerek Kiev’in kuzeyine doğru kuşatma başlatması oldu.

Rus birlikleri Kiev’i kuşatmadan önce Çernobil Nükleer Santrali’nin kontrolünü ele geçirdi. Çatışma yaşanmadan santral bölgesindeki kontrolü eline alan Rusya, Ukraynalı askerlerle birlikte santralde güvenliği sağladıklarını duyurdu.

Rusya, Ukraynalı milliyetçi güçlerin santralde provokasyon yapabileceği iddiasında bulundu. Ukrayna da santralde Rus güçlerinin nükleer bir felakete yol açabilecek eylemde bulunabileceği suçlamasını ortaya attı.

Başta bölgedeki ülkelerde olmak üzere dünya kamuoyunda bu iddialar endişe yarattı.

Ukrayna, 9 Mart’ta Çernobil Nükleer Santrali ve oradaki tüm nükleer tesisleri besleyen tek elektrik şebekesinin hasar gördüğünü açıkladı ve arızanın giderilmesi için Rusya’dan acilen ateşkes talep etti.

Soğutma sisteminin çalışmama riskiyle karşı karşıya kalan santralde sadece 48 saatlik kapasiteye sahip yedek jeneratörler devreye girdi.

Çok geçmeden Rusya Enerji Bakanlığı, Belarus üzerinden santrale yeniden elektrik verildiğini açıkladı. Ukrayna Enerji Bakanlığı da tamir çalışmalarının sona erdiğini bildirdi.

Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul’da yapılan ateşkes müzakereleri sonrasında 30 Mart’ta Rusya Savunma Bakanlığı Kiev ve Çernigiv yönlerinden birliklerini çekme kararı aldı.

Bu karar sonrasında Çernobil Nükleer Santrali’ndeki Rus askerleri de çekildi. Rusya Savunma Bakanlığı, Rus askerlerinin santrali Ukraynalı yetkililere teslim-tesellüm belgesi ile bıraktığını açıkladı.

Güncelleme Tarihi: 28 Nisan 2022, 13:20

Avrasya Aktüel Haber Merkezi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER