İsrail Nekbe'nin izlerini taşıyan Filistin kasabasını ortadan kaldırmayı planlıyor

İsrail yönetimi, Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutulduğu ve Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırılan tehcir sürecinin ayakta kalan nadir sembollerinden, yüzlerce yıllık geçmişe sahip tarihi Lifta kasabasına yeni yerleşim alanı kurmayı planlıyor

İsrail Nekbe'nin izlerini taşıyan Filistin kasabasını ortadan kaldırmayı planlıyor

Kudüs'ün kuzeybatısındaki 1 numaralı otoyolun hemen üzerinde yer alan ve Filistin'in diğer pek çok bölgesinde olduğu gibi Siyonist harekete bağlı Yahudi örgütler tarafından halkı göçe zorlanan yüzlerce Filistin köyünden biri durumundaki Lifta kasabası bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Büyüleyici bir doğaya sahip Lifta kasabasının sakinleri, 1948'de komşu köyleri Deyr Yasin'de Yahudi örgütü "Irgun" tarafından işlenen korkunç katliamın ardından kasabalarını terk etmek zorunda kalmış.

Liftalı Filistinliler kasabalarını terk etmekle de Yahudi terör örgütlerinin şiddetinden kurtulamamış. 1947 ve 1948'de iki ayrı saldırıya maruz kalan kasaba halkından pek çoğu bu saldırılarda hayatını kaybetmiş.

Tel Aviv ile Kudüs'ü birbirine bağlayan 1 numaralı otoyolun hemen üzerinde yer alan, bağ ve bahçeleri, tarihi evleri ve yapılarıyla harika bir güzelliğe sahip Lifta kasabası hala ayakta duruyor.

İsrail yönetimi, yüzlerce villa, otel, alışveriş merkezi, müze, okul ve kreşler açarak Nekbe'nin izlerini taşıyan ve yüzlerce yıllık tarihiyle ayakta kalmayı başaran bu butik kasabanın Müslüman-Arap kimliğini yok etmeyi hedefliyor.

AA ekibi, zorunlu göçe tabi tutularak Lifta kasabasındaki evlerinden çıkarılan 81 yaşındaki Yakup Avde (Ebu Nasır) ile kasabanın durumu ve İsrail'in söz konusu projesini konuştu.

Ebu Nasır, 1948 yılında henüz 8 yaşındayken ailesi ve köy halkıyla birlikte 3 bin kişinin yaşadığı yaklaşık 600 hanelik kasabadan Doğu Kudüs, Ramallah ve Beytüllahim kentlerine göç etmiş.

Lifta Kasabası Kültürel Miras Koruma Heyeti Başkanı Ebu Nasır, 1967'deki Arap-İsrail savaşından sonra ancak ilk defa gelebildiği kasabasındaki Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs fethindeki komutanlarından Seyfeddin el-Hakkari'nin makamı üzerine yapılan caminin merdivenlerine oturarak, şöyle konuştu:

"Biz krallar gibi yaşıyorduk, köyümüzde her şeyimiz vardı. Topraklarımızla, hayvanlarımızla, hayatımız basit ve güzeldi. Sonra biz de dünyadaki herhangi bir mülteci gibi mülteci konumuna düştük, ama vatanımızı terk etmedik."

Göç meselesinin, 1947'de kasabanın kahvesi ile 20 evin Siyonist örgütlerce havaya uçurulması ve muhtar Mahmut Siyam'ın evinin ateşe verilmesiyle başladığını anlatan Ebu Nasır, "Bu evlerin büyük kısmı daha sonra havaya uçuruldu. Eski Lifta evlerinin sadece dörtte biri veya daha azı kaldı, yani yaklaşık olarak tamamı veya neredeyse yarısı ayakta kalabilen 70 ev var. Şimdi katliamlara ve Nekbe'ye tanıklık eden bu anıtları kaldırmak istiyorlar." dedi.

Lifta'da yapılması planlanan tüm projelere karşı olduklarının altını çizen Ebu Nasır, "Lifta'nın kimliğini ve tarihini yok eden, tahrif eden her türlü plana karşıyız. Bizim desteklediğimiz tek bir plan var o da bu binaların yıkılmaması için güçlendirilmesini amaçlayan projeler." diye konuştu.

Ebu Nasır, kazı ve inşa sürecinin toprağı harekete geçireceğini, yerin üstündeki ve altındaki arkeolojik yapıyı tehdit edeceğini, bunun da atalarından kalma evlerinin yıkımına yol açacağını vurgulayarak, "Lifta bir taş değil, bir mirastır, tarihtir, burada yaşayan insanların hafızası ve hatıralarıdır. Bu insanlar da buranın tek hak sahipleridir." ifadelerini kullandı.

"Bu öylesine boş bir hayal değildir. Bu hayattır, hafızadır, varlığımızdır. Ben hayal ediyorum ve bir gün döneceğim. Ben dönmesem de çocuklarım dönecektir. 'Büyükler ölür, küçükler unutur' sözünü söyleyenler yanlış söylemiştir. Benim babam ölmedi, çünkü mesajını bana miras bıraktı. Evlerimize ve köyümüze dönene kadar da asla unutmayacağız, affetmeyeceğiz."

Avrasya Aktüel Haber Merkezi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER